İçeriğe geç
Anasayfa » Yazılarım » Çocuk ile iletişimde birkaç püf nokta

Çocuk ile iletişimde birkaç püf nokta

İletişim kurarken karşımızdaki ile göz hizasında olmayı bekleriz. Göz seviyesi olarak bizden daha yüksek ya da alçakta olan birisiyle kurulan iletişimde iki tarafın da iletişime farklı anlamlar yükleme olasılığı vardır. Çocuklar için de bu böyledir. Bu yüzden çocuğunuzla konuşurken uygun olduğunuz her an çocuğunuzun göz hizasına inmelisiniz. Böylece hem çocuğunuz hem de siz iletişim için bazen sözden daha kıymetli olan jest ve mimikleri olması gerektiği gibi fark edersiniz. Çocuğumuzla aynı seviyede geldiğinizde iletişime geçmeye hazır olduğunuz ve aktif olarak dinlemeye hazır olduğunuz mesajını da vermiş olursunuz.

Bu sayede çocuk da sizinle iletişime geçmek için hazırlanır. İletişim içinde birçok öğe barındıran bir süreçtir. Bu yazımda iletişimin öğelerinden bahsetmeyeceğim. Ancak temelde çocuklar hatta insanlar karşısında kendini dinlemeye hazır birinin olmasını umarlar. Bazen sadece karşımızdakinin hiç konuşmadan dinlemesini, bazen de bir tavsiye vermesini bekleyebiliriz. Tavsiye verin ya da vermeyin. İyi bir dinleyici olun. İyi bir dinleyici olmak hem duruşunuzla hem jest ve mimiklerinizle samimi olarak dinlediğinizi göstermek demektir. Yeri geldiğinde de anladığınızı, onayladığınızı ya da onaylamadığınızı sözlü şekilde ifade etmek demektir.

Çocukların hayatlarındaki çoğu olayı yeni yeni yaşamış olurlar. Biz hayatımız boyunca aynı olayla ya da aynı tip insanlarla tekrar tekrar karşılaşmışızdır. Kaç defa yanlış yaptığımızı ve ancak sonrasında şimdiki birikim düzeyimize geldiğimizi düşünmeden çocuğun yaptığı hatalar ya da yapmadıkları hatta yapamadıkları konusunda çocuğumuzu eleştirebiliyoruz. Eleştiri ve özellikle yargılamayı mümkün olan şekilde en aza indirmeli hatta yapmamaya çalışmalıyız. Burada yaptığımız en önemli hata eleştiri ve yargılama yaparken çocuğun kişiliğine yapmamızdır. Bir kere yalan söylediğinde yalancı, bir kere birkaç kere devirince ya da dökünce sakar, istediği olsun diye ısrar ettiğinde inatçı olmazlar. Böyle durumlarda kişiliğe yüklemeler yaparız. Ancak yalan söyleyen bir çocuk sadece yalan söyleyince o durum için yalan söylemiştir. Bir yemek döktüyse o an için dikkatsiz diyebiliriz.

İnsan olarak sevdiğimiz insanların bizim gibi olmalarını isteriz. Buna bize benzediklerinde daha öngörülebilir oldukları ve dünyada kendimize benzeyen şeylerin olduğunu görmenin verdiği hazzın sebep olduğunu düşünmüşümdür. Çocuklarımız söz konusu olduğunda da bunu yapma eğilimimiz var. Hatta daha ileri gidip çocuklarımızın kendi sahip olmadığımız özelliklere sahip olmalarını bekliyor ve bunun için zorluyoruz. Çocuklar istediğimiz/beklediğimiz şekilde davrandıklarında ve beklediğimiz şeyleri söylediklerinde iyi davranıp aksi durumda ilgimizden, sevgimizden, alakamızdan mahrum bırakarak cezalandırıyorsak bu saydıklarımı bir koşula bağlamış oluyoruz. Bizim belirlediğimiz koşullar altında ilgi, alaka, sevgi olacağı mesajını veriyoruz. Doğal olarak kendi gibi davranmayacak ve biricik olan kendi benliğini oluşturamama riski ile karşı karşıya kalacaktır. Tabi ki şiddet davranışı, küfür, alaycı sözler gibi (sadece anneye babaya değil) herhangi bir insana yapılamaması gereken bir durumda çocuk uyarılmalı ve neden yanlış olduğu anlatılmalıdır. Bazen sözle bazen de davranışlarınızla her durumda onu sevdiğinizi bilmesi gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir