2 yaş sendromu bölümü ve diğerlerini Spotify’dan dinlemek için tıklayın.
2 yaş sendromu nedir?
Sendrom kelime anlamı; birbirleriyle ilişkisiz gibi görünen, ancak bir araya geldiklerinde tek bir olgu olarak kendilerini gösteren bulgular bütünüdür. . Sendrom kelime anlamı olarak doğru olsa da ebeveynlerdeki karşılığı bana yanlış geliyor.
2 yaşında bir çocuğun yaşadıkları bana göre bir sendromdan daha fazlasıdır. Ben bu dönemi çocuk ve ebeveynlerin birbirlerini tanıdıkları/anlamaya çalıştıkları bir fırsat olarak görüyorum. Bu açıdan bakınca da bireylerin aktif olarak katıldığı ve bireyleri pozitif yönde geliştiren bir süreç haline geliyor. O yüzden ebeveynlerin bu süreci hem kendilerini hem de çocukları ile aralarındaki iletişimi geliştirecek fırsatlar olarak bakmaları gerekiyor.
Benim Gözümde 2 yaş sendromu
Bence sendrom denilen davranışlar bütününü, çocuğun ihtiyaçlarıdır. Ben ihtiyaç kavramını seviyorum. İhtiyacın hem bilinçli olarak hem de insanın doğası gereği ortaya çıktığını düşünüyorum. Örneğin bir bireyin sevilmeye ihtiyacı olduğunu varsayarsak birey bunu her zaman açıkça ifade edemeyebilir. Ancak sevgiyi hissettiğinde de iyi hisseder. Birey bu ihtiyacının uygun bir şekilde karşılanmasına ihtiyaç duyar. Bilinçli olarak ortaya çıkan ihtiyaçlarda da yemek yeme örneğini verebiliriz. Yemeğin de bir ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz. Birey acıktığında bilinçli olarak ağlar. Ağladığında yemek gelir. Karnı doyar susar. İhtiyacını gidermiş olur.
Çocuk 2 yaş civarında anneden ayrı bir varlık olduğunu fark etmesiyle neredeyse her şeyi kendisi yapmak ister. Ebeveynlerin anlam veremediği ve bir anda ortaya çıkan davranışların; ebeveynlerin ihtiyaçları anlama, kabul etme ve çözme becerilerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Çocuk her zaman rehberlik becerilerine ihtiyaç duyacaktır. Çocuk hayatta kontrol sahibi olmak isterken ebeveynler de diğer yandan onların üzerindeki kontrollerini devam ettirmek istiyorlar. Bireyin yaşının büyüdükçe üzerindeki kontrolünün yavaş yavaş devredilmesinin doğru olduğuna inanıyorum. Çocuk yürüme ve konuşma ile bu konuda büyük bir adım atar. Sonra oyuncak seçimi, kıyafet seçimi, eşyasını paylaşma, kıyafetlerinin kirliye atılması, yatağın toplanması, ödevlerin hatırlanması, ödevlerin yapılması, sınavlara çalışma, arkadaşları ile dışarıda buluşma, romantik ilişki… yani büyüdükçe özgürlük alanı genişlemelidir. Ancak küçük yaştan itibaren belirgin şekilde çizilmiş, doğru uygulanmış sınırların farkında olarak ve sınırlara uyarak büyüdüğünde bir sonraki evrede zorlanmaz. Yani şunu demek istiyorum. çocuklukta belirsiz sınırlarla büyüdüğünde ergenlikte koyduğunuz sınırlar anlamsız olur.
Neler Yapılmalıdır?
Bu yaşlarda da davranışlarının anlaşılması ve ona güvende hissedecekleri alanlar yaratılmasının çocukların ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Çocuklar ihtiyaçlarını her zaman yetişkinler gibi sözlerle ifade etmezler. Bu ihtiyaçlarını da sizin beklediğiniz ya da çevreye uygun şekilde de ifade edemeyebilirler. Bunu öğrenmeleri için de yanlış yapmaya, düzeltilmek için de uygun şekilde rehberlik edilmesine ihtiyaçları vardır. Ayrıca anne babaların da ihtiyaçlarını her zaman uygun şekilde ifade ettiklerini de düşünmüyorum. O yüzden bir çocuğa daha toleranslı davranmak gerektiğine inanıyorum.
Çocuk yemek yememek ister, bazen de uygun olmayan bir saatte yemek ister. (annenin memesinden süt içmr örneğini ver.) Burada İstediğini elde edemediğinde aşırı davranışlar sergiler. Bunlar beden üzerinde hakimiyet kurmak istediğindendir. Bu çok doğal bir istektir. Buna sadece şımarıklık ya da çocukluk olarak bakmamak gerekiyor. Çocuğun kaslarının tuvaletini tutmaya hazır hale gelmesinin de bu yaşa denk gelmesinin tesadüf olmadığını düşünüyorum. Çocuk yemek istemediğinde zorlarsak, utandırırsak, kıyas yaparsak iş inatlaşmaya döner. Bir öğün bir şey yememek istemesini anlayışla karşıladığınızda diğer öğünde yemek yemesi bir öncekine göre daha kolay olacaktır. Bu fırsatı ona verip kararına saygı duyduğunuzda kalkanlarını indirecektir.
Ancak bunu hayatınıza yaydığınız zaman işe yaramaya başlayacaktır. Halihazırda birçok sorun varken sadece bunu yaptığınızda diğer alanlarda aynı davranmadığınızda tek başına bu işe yaramayacaktır. Bu tarz sorunlar yaşayan ailelerde diğer alanlarda da sorunlar vardır. Evden çıkmak, eve girmek, alışveriş yapmak, parkta yaşıtları ile oynamak, banyoya girmek, okula gitmek ve çıkmak ve daha birçok alanda sorun yaşıyor olabilirsiniz. Bunlar için top yekûn bir değişim gerekir. Başta söylediğim gibi ancak anlayışınızı değiştirdiğinizde bunları yapmak kolaylaşır.
.
Bu dönemde çocuklar kendinden istenileni çokça reddederler. 2 yaşında biri gibi düşündüğünüzde ondan yapmasını ve yapmamasını istediğimiz ne çok şey olduğunu anlarız. Yemek yerken oturacaksın, yemeğini bitireceksin, doyup doymadığının kararını benim belirlememe karışmayacaksın, yemekten sonra ellerini yıkayacaksın, ellerinle cama dokunmayacaksın, çoraplarını giyeceksin, oyuncaklarınla benim istediğim gibi oynayacaksın, kızmayacaksın, uslu duracaksın, tuvaletini önceden bana söyleyeceksin, oyuncaklarını paylaşacaksın, öfkelenmeyeceksin, öfkelendiğinde benim istediğim gibi tepki göstereceksin… Baktığınızda hayatının her adımında bu kadar çok beklenti içinde davrandığımızda sözlü ya da sözsüz olarak isteklerimiz çok fazla görünüyor. Biz çocuğun hayatı üzerinde bu kadar hakimiyet kurmak isterken o da kendisi yapmak istiyor. Biz hepsini ona bırakamayız. Ancak mutlaka ona bırakacak alanlar vardır. En azından bedeni üzerindeki hakimiyetini ona bırakırsak rahatlayacak dolayısıyla daha uyumlu olacaktır. 2 yaşta ihtiyacı ya kaldırabileceği kadarını ona bırakmalısınız.
2 Yaşta Yemek
Yemek konusu bana gelen ailelerde en çok karşılaştığım sorunlardandır. Yemek yemekte çıkan sorunların temelinde çocuğun kendi bedenini bilemeyeceği düşüncesi ve sınır sorunları yatar. Çocuk az yer. Ebeveynler doymadın ya da tabağındaki bitecek der. Ya da çocuk hiç yemez. Aile bin bir türlü oyun ile yedirmeye çalışır. Çalışırken ortaya birçok sorun çıkar. Bazen ebeveynler kendileri yedirmeye başlarlar. Çocuğun kendisinin yemesi mümkünken iş başka yerlere gider. Ebeveynlerin böyle yapmasının sebebinin de kendi kaygıları olduğunu düşünüyorum. Hatta birçok ebeveynde de bu düşüncemi kanıtlayan veriler alıyorum.
Ebeveynler çocuklarının aç kalacakları/güçsüz olacakları, bunu alışkanlık haline getirecekleri konusunda kaygılanıyorlar. Ya da kafalarında çocukların nasıl yemek yemeleri gerektiği ile ilgili bir kalıp varsa çocuklarını ona uydurmaya çalışırlar. Çocuk yemeyeceğim der. Başlarız ikna etmeye bak bu çok sağlıklı, yemezsen büyüyemezsin, bak kardeşine ya da bize nasıl yiyoruz … gibi cümleler kuruyoruz. Bu cümleler çocuğa geçmez çünkü sağlık, büyümek, başkasının nasıl yediği ile ilgilenmez çocuk onlar sizin kaygılarınızdır. Çocuk için bunlar daha sonra önemli hale gelecektir. O şimdiye bakar. Şimdi istiyor muyum?, şimdi eğlenceli mi? şimdi oyun var mı?, şimdi rahat mıyım? Sizin bunları sağlamanız gerekiyor.
Bunları evinizin durumuna kendinizin uygunluk ve çocuğunuzun karakterine göre önceden düşünerek yapabilirsiniz. Siz yemek yerken oyun oynayamazsınız. Yemeğin şeklini onun seveceği şekilde yapabilirsiniz. Ya da yemek yerken konuşma oyunları oynayabilirsiniz. Çocuklarla birlikte oyuncaklara yedirme oyunu oynayabilir. Doydum dediğinde de tamam dersiniz. Siz devam edersiniz. Bunu hayatınızın bir parçası haline getirdiğinizde o da daha az tepki göstermeye başlayacaktır.
İlk baştaki yaptığınızda yemek yemek çocuğun yapmak isteyeceği bir etkinlik olmaktan da çıkar. Aksine çocuklar ancak yemek zamanında rahat hissettiklerinde ve mümkünse eğlenceli hale geldiğinde yemek masasına oturmak ya da yemek yemek isteyecekledir. Sözlerinizi değil ortamı ve anlayışınızı değiştirdiğiniz zaman her şey yerli yerine oturmaya başlayacaktır.
Duygular Nasıl İfade Edilmeli?
Çocukların dil gelişimi yeni yeni gelişmeye başladığından duyguları yükseldiğinde kendini ifade etmekte zorlanabilirler. Bu yüzden çocuklar bu dönemde öfkelenirler. Vurabilirler derken çocukların bu yaşta hissettiği öfke doğaldır. Çünkü başka bir şey bilmiyordur. Ya da bu ona iyi geliyordur. Doğal olması hoş görülmesi anlamında değildir. Doğal olan çocuğun bu duygusudur. Davranışı duygu ile karıştırmamalıyız. Duygu öfke vurmak davranıştır.
Öncelikle duygusunu gerçekten anlamalısınız. Anladığınızı da söylemelisiniz. Bu çocuğun da duygusunu tanımasına imkan verir. Ancak vurma, atma gibi şeyleri yapamayacağını söylemelisiniz. Ama bundan önce ebeveynlerin kendilerinin öfke karşısında bu tarz davranışlar yapmadıklarından emin olmaları gerekir. Çocuk söyleyemez ama ben söyleyeyim. Anne-baba ben sizden gördüm siz de böyle yapıyorsunuz. Neden benden yapmamamı istiyorsunuz? O yüzden yapıyorsanız bırakmalısınız. “Bir tanem izin vermemem seni öfkelendirdi anlıyorum. Ancak priz ile oynamana izin veremem bu senin sağlığın için. Lütfen başka bir şey ile oynamayı seç. Tabi çocuk aşırı davranışlara devam edebilir. Sabırla, sinirlenmeden beklemelisiniz. Sakinleştiğinde konuşmak için seni bekliyorum diyebilirsiniz. Eğer sakinleşirse sarılmak isteyip istemediğini sorabilirsiniz. Sarılmak çok önemlidir. Ne olursa olsun kabul gördüğünü hissedecektir. Ayrıca ortadaki durumun sevgiyi göstermek ile ilişki olmadığı mesajını verirsiniz. Sonra da neden izin vermediğinizi konuşabilirsiniz. Bir daha bunun yaşanmaması için neler yapabileceğinizi konuşabilirsiniz.
Sonuç
Beklemeleriniz ve sakinliğiniz çocuğun çok şey öğrenmesini sağlar. Birincisi nasıl sakin kalabileceğini görmüş olur, ikincisi duyguların kabul edilebilir olduğunu görür, sevginin kesilmeyeceğini öğrenir ve sondaki konuşma da bir soruna konuşarak ve önceden önlem alarak çözüm bulunabileceğini öğrenir. Baktığınız zaman belki 10 dakika ama tekrar tekrar yaptığınızda çocuğun öğrendiğinde hayatında birçok şeyi değiştiren bir süreç haline geliyor.
Bu tarz aşırı davranışlar bu yaşlarda hoş görüldüğünde ve sınırlar çizilmediğinde bazen artarak bazen de artmadan şekil değiştirerek devam eder. Başka alanlarda da sorunlar yaşanmasın sebep olur.
Unutmayın! 2 yaş dönemi ya da diğer gelişim dönemlerinde çocuğun ihtiyaçları sizin kaygılarınızdan daha önemlidir. Çünkü çocuk; sizin kaygılarınız değil kendi ihtiyaçları doğrultusunda gelişmelidir.
2 yaş sendromu bölümünü beğendiyseniz önceki bölümlerime de dinlemenizi öneririm.